background
11 Kasım 2020

”Periler Ölürken Özür Diler”,  Küçük İskender

Ardından Gelen Şarkı:

 If  You Could Read My Mind -Gordon Lightfoot

1 Mayıs 2020 tarihli yayından…

Sana bugün bir mektup yazdım:
En çok
En çok güllerden söz ettim
Saydam, renksiz, özgür güllerden
Bir gül olmak korkusundan
Nedenini hatırlamıyorum ama ağladım
Sağda solda yakılıp unutulmuş sönmüş sigaralar
‘Canım..’ diye başlanılıp
Yarım bırakılmış bir sürü kağıt parçası
Ruh parçası
Aşk parçası
Buğu parçası
Haz parçası


Yorum yapılmamış

10 Kasım 2020

”Her Aşk Biraz Kendinin Katilidir”, Emre KALCI

Ardından Gelen Şarkı: A Thousand Kisses Deep – Leonard Cohen

1 Mayıs 2020 tarihli yayından…

 

Bazen dalıp gittiğimde eskilere, hafif bir yanık kokusuyla bulunduğum ana geri dönüyorum.

İnsanın içi yanınca kokusu duyulur mu?

Doğruymuş!

Mantıksız ama doğru…

Mesela seni özlemem gibi, mesela hala seni sevmem gibi mantıksız ama acıtacak kadar doğru!

Seni gördüm geçenlerde, tek başına yürüyordun. Düşünceliydin biraz. O halini görünce (alışkanlıktan) ne derdin olduğunu kestirebildim hemen.

Ben ise yolu karşısından aynı yöne yürüyordum.

Neden sonra seni izleyen gözlerime takıldı gözlerin. Öylece baktın, öylece baktım.

Birbirlerini biryerlerden çıkarmaya çalıştıkları için bakışan, sonunda tanışmadıklarında karar kılan iki yabancı gibi ayırdık yine gözlerimizi.

Tanışıyorduk ama yabancıydık.

Mantıksız ama doğru… Şimdi yabancıyız.

Hatalar insanı yaşamdan ne kadar uzaklaştırabilir, kendisine ne kadar yabancı eder?…

Sadece;

”Bir sene önce bugün sana bağlandım,

Hata mıydı, değil miydi hala bilinmez.”

dizelerini hatırladığım bir şiir bile yazmayı düşüdüm…

O bile yarım kaldı… Her şeyin yarım kaldığı gibi…

(iki yarımın bir bütün ettiğini öğrendin mi sonunda merak ediyorum…)

”Benden sana iyi şeyler kalmadı mı?” dersen, tabii ki var.

Sadece. şiirlerim;

Okudukça yaşanmışlığı hatırlatıp güldüren,

Okudukça bitenleri hatırlatıp ağlatan…

Senile ilgili yarım değil de, tamamiyle sahip olabildiğim tek şey onlar…

”Gerisi zaten önemli değil”, ”hepsini unuttum”, ”zaman her şeye ilaç” gibi yalanları

sık sık söylüyorum kendime ama,

Aklım, yüreğimi aldatamadı henüz…

Ancak böyle ara sıra dalıp  gittiğimde geliyorsun aklıma. (yine yalan!)

Böyle zamanlarda, bendeki bir şeyleri öldürdüğünde olan inancım daha da artıyor.

Ölüler nefes alır mı?

 

Mantıksız ama doğru!

Mesela aşk gibi,

Mesela bağlanmak gibi

Mantıksız,

Ama acıtacak kadar doğru!

 

Nefes alıp verişlerim ara sıra hafif bir dumanla sıkışıyor…

O tanıdık yanık kokusunun dumanıyla…


Yorum yapılmamış

1 Kasım 2020

1992 yılında başlayan bir hikaye bu…

Önce radyo…

Sonra gece yayıncılığı… İzmir’in ilk radyo gece programı.

Dinleyicilere sordum: ”Programın adı ne olsun?” diye..

”Gece Vardiyası” dediler…

Hikaye işte böyle başladı…

Gecelere sığdırdığım şarkılar, paylaştığım dizeler, içimden dökülenler.

O günleri en güzel sevgili @atakantwt anlatmış:

”Oksijen, Gece Vardiyası, İmge’nin İsimsiz Programı, Dee-Jay Mr Excellent, Abraxas, Keşif, ve daha niceleri…

Öcal abinin akşam baskınları, Canan ablanın baklava servisleri, Günay hocanın artikülasyon dersleri, Maksude ablanın “çocuklar” diyen heyecanlı sesi, hiç bitmeyen teknik problemler, radyoda sabahlamalar…
Yayın arası boyoz ve yumurta, ay başında maaşı EKO’ya bırakmalar, teras partileri,…

Dostluklar, arkadaşlıklar, radyolar kapatıldığında Alsancak stadında siyah pelerinler ile “RADYOMU İSTİYORUM” protestosu…

…20’li yaşlarını bir Rock Star gibi yaşayanların hayatı öğrendiği ve hala unutamadığı günler…”

İzmir’de geceleri radyo dinlenen her dört evin üçünde Gece Vardiyası’nı paylaşarak devam ettik hep beraber…

Kocaman bir 5 yıl. Yaşananları öyle birkaç satırda  anlatmaya imkan yok.

Zordur gece yayını, yıpratır insanı, uykusuzluk yorar, duygularla yüzleşerek yaşamak yorar.

Hayatın daha çok yoracağını kestiremezsin tabii; zaman gelir, hayalini kurduğun diğer meslek ”haydi” der; ”zamanı geldi” der, biraz ara veriyorum diye kandırırsın kendini, potunu kapatırsın mikrofonun.

O ”biraz ara”  ”uzun bir ara” olur sonra….

Potu kapattım ve bir film yapım şirketi kurdum, adını tahmin edin:

Evet, bildiniz: Gece Vardiyası…

Reklam filmleri, imaj filmleri, tanıtım filmleri, tv programları, belgesel derken yirmi yıl geçti aradan.

Son programımda ”yakında buluşmak üzere” diyerek veda etmiştim mikrofona ve şarkılara…

O ”yakın” , ”25 yıl” oldu.

Üstad Özdemir Asaf ne güzel söylemiş:

”Bekle dedi gitti ben beklemedim, o da gelmedi, ya
Ölüm gibi bi’ şey oldu ama ama ama, kimse ölmedi”

Ama özledim, çok özledim…

Sonra hayat bir sürpriz yaptı hepimize; bir salgın hastalık evlere kapattı hepimizi…

Yılların alışkanlığıdır;  cuma gecelerim, yalnız başıma kafa dinleme gecelerim benim. Yani müzik ve edebiyat…

Tamam, kabul ; viski veya konyak da var.

Salgın hastalık döneminde yine bir cuma gecesi, yine üstad Özdemir Asaf’ın dizelerine takıldı gözlerim:

”Aşk ateşi yanar yanar söner mi?
Gönül yarası bir gün geçer mi?
Öyle sevdim içim dışım enerji
E dur bakalım, döner belki”

Döndüm…

Devir değişmişti, öyle eskisi gibi kocaman vericilere, büyük alt yapılara ihtiyaç yoktu artık bir yayın yapmak için.

Birkaç yazılım, basit bir websitesi derken , evimdeki çalışma masamı mütevazi bir stüdyo haline sokup, ”yeniden merhaba” dedim.

Sağolun, sizlerde  ”ne iyi ettin geldiğine ” dediniz sanki hiç yıllar geçmemiş gibi.

Gazetelere bile düştük hep beraber:

Her Yaşın Frekansı ”Gece’nin Sesi”nde!

Sonrası her cuma 22:00 – 01:00 arası…

Müzik, edebiyat, iki kadeh. keyif,  yürekten dökülenler paylaştıklarımız…

Devir teknoloji devri, bu çalan ne diye sormuyorsunuz pek artık, malum pat diye şarkının adını söyleyen yazılımlar var.

Ama kullandığım metinlerin hangi kitaplardan taştığını  bulan bir aplikasyon yapılmadı daha.

Çok soran oldu, paylaşsana diyen oldu, kaybolup gitsinler, hakları eksik verilmiş olsun  istemedim:

Bu sayfada; dilime kalbime yazılanları, okurken altını çizdiklerimi ve programda sizlerle paylaştığım metinleri  bulacaksınız…

Bir de o metinlere yakıştırdığım şarkıların linklerini…

Yani daha çok ”meraklısına mırıldandıklarım” bu sayfa.

O halde başlayalım:

Çılgınlığa çok yakın bir beynin yarısını paylaşmaya hazır mısınız?

Hoşgeldiniz…

Ve ne iyi ettiğiniz geldiğinize…

Gece Vardiyası’nı sakın yalnız bırakmayın;

Göker


Yorum yapılmamış